“Hazret-i İsa’nın (as) âhirzamanda gelip gelmeyeceği hususunda kafa karıştırıcı tartışmalar yapılıyor. Şu sorular çok soruluyor: Hazret-i İsa’nın (as) geleceği haberleri sahih midir? Bu haberler teklif sırrına uygun mudur? Neden gelecektir? Hazret-i İsa (as) gelince herkes onu tanıyacak mıdır?”
Hazret-i İsa’nın (as) âhirzamanda gökten inişi hususunda güvenilir hadis kaynakları sahih hadislerle dolu. Meselâ, Buhârî’de ve Tirmizî’de Ebû Hüreyre (ra) rivâyetiyle Resûl-i Ekrem Efendimizin (asm), “Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa inecek, aranızda amel edecek, âdil bir hâkim olarak Salîb’i (hurâfelerle doldurulmuş Hıristiyanlığı) kıracak”1 buyurduğu; yine Buhârî’de, Ebû Hüreyre (ra) rivâyetiyle Peygamber Efendimizin (asm); “Meryem oğlu İsâ (as) gökten sizin yanınıza indiği ve imamınıza uyduğu zaman bakalım nasıl olursunuz?”2 buyurduğu zikredilir.
Müslim’in ise konu ile ilgili olarak İmân bölümünde, “Meryem oğlu İsa’nın (as) Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in (asm) şerîâtı ile hükmedici olarak inmesi bâbı” başlığı ile ayrı bir bab açtığını görürüz. Burada yukarıda Buhârî’den aldığımız her iki hadis-i şerif yer almakla berâber konuyla ilgili başka rivâyetler de yer almaktadır.
Bu rivâyetlerin hak ve hakîkat olduğunda şüphe olmadığını haber veren Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Hazret-i İsa’nın (as) inişi ile ilgili rivâyet ve haberleri sosyal olayların seyri ile yorumlar ve bu seyri en az üç yüz yıllık bir zaman dilimine yayar. Şüphesiz Cenâb-ı Hak Hakîm’dir ve hikmetle iş yapar. Bu hadisler, Hazret-i Îsâ’nın (as) gökten inip, akşamdan sabaha deccâli ve arkadaşlarını etkisiz bırakacağı... vs. gibi teklif sırrına aykırı biçimde yorumlanmamalı. Hazreti İsa’nın (as) gökten inince yer yüzünde bahçıvanlık yapacağı da beklenmemeli. Hazret-i Îsâ (as) madem ki gökten inecek; bu inişte kendi dininin hurâfelerden arınması ve Allah’ın son dini olan İslâmiyetle barışması ile bizzat ilgilenecektir. Bu ilgi de öyle akşamdan sabaha değil; Allah’ın Hakîm ve Fâtır isimlerine uygun bir biçimde, olayların fıtrî olarak yaşandığı sosyal bir süreçte vâki olacaktır. Yani hiç şüphesiz teklif sırrına uygun olacaktır.
İşte Üstad Hazretleri, Hazret-i İsa’nın (as) gökten inişi ile ilgili hadisleri bu uzantılarla birlikte inceler. Meselâ, Üstad Bedîüzzaman’a göre, bin yedi yüzlü yıllarda Avrupa’da Katolik mezhebine ve uygulamalarına karşı halkın ilim adamlarıyla, düşünürleriyle, aydınlarıyla birlikte ayaklanması ve ilme, akla, düşünceye, hürriyete ve insan haklarına daha eğimli ve yaklaşımlı olan, Tevhid inancına bir adım yaklaşmış bulunan ve Protestanlık mezhebinin doğması ile sonuçlanan olaylar, âhir zamanla ilgili hadis-i şerif haberlerinin gerçekleşmeye başladığı olaylardır.
Nitekim Katolik mezhebinin marifeti olan ve Hıristiyanlar içinde yüz yıllarca süren kanlı iç savaşlara neden olan katı “ruhbanlık” kurumunun aforozlarla (dinden çıkarmalarla), günah çıkartmalarla, ilmi, aklı ve düşünceyi mahkûm eden anlayışıyla kendi dindaşına dünyayı cehenneme çeviren uygulamaları Protestanlık mezhebiyle ortadan kaldırılmış; akla, ilme ve düşünceye imkân tanınmış, her bir kulun Allah’a aracısız ve doğrudan ulaşabileceği anlayışı getirilmişti. Şüphesiz bu yeni anlayışı ile Hıristiyanlık Tevhide doğru bir adım atmış oluyor ve Hazret-i Îsâ’nın (as) inişi ile ilgili haberleri doğrulayan olaylar zinciri de böylece başlamış oluyordu.
Üstad Saîd Nursî Hazretleri “Nasrâniyet (Hıristiyanlık), ya intifâ (sönecek) veya ıstıfâ edip İslâmiyet’e karşı terk-i silâh edecektir. Nasrâniyet birkaç defa yırtıldı, Protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, Tevhîde yaklaştı. Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor. Ya intifâ bulup sönecek veya hakîkî Nasrâniyetin esâsını câmi olan hakâik-i İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır. İşte bu sırr-ı azîme Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm işâret etmiştir ki: ‘Hazret-i Îsâ nazil olup gelecek, ümmetimden olacak, şerîatımla amel edecektir’”3 ifâdeleriyle ve, “Prutluğa (Protestanlığa) tâ geldi. Prutlukta görmedi ona salâh verecek. Perde yine yırtıldı, mutlak dalâle düştü. Bir kısmı lâkin bâzı yakınlaştı Tevhîde; onda felâh görecek”4 ifâdeleriyle yırtılan Hıristiyanlığın bir kısmından dalâlet çıktığını, yani sosyalizm, Freudizm, ateizm, komünizm gibi akımların türediğini, fakat bu akımlar kayıtsız-şartsız dalâlet olduğundan, insan oğluna kurtuluş vermeyeceğini; bir kısmının ise Tevhîde yaklaştığını, gerçek kurtuluşu Tevhîd’de ve İslâmiyet hakîkatlerine teslim olmakta bulacağını; böylece de bu olayların Hâtemü’l-Enbiyâ olan Âhirzaman Peygamberinin (asm) haberlerini doğrulayacağını bildiriyor.
Nitekim günümüz dünyasında artık, merhum Cemil Meriç’in “deli gömlekleri” diye nitelediği “izm”lerin güç ve kudretinden eser kalmadığı gibi; Batıda ve Hıristiyanlar içinde Allah’ın Tevhîd dînine büyük bir teveccüh ve yönelişin başladığını, Hıristiyanların da bu yönelişi normal karşıladığını, hattâ İslâmiyet’in Avrupa’nın yeni dîni olarak tecellî etmeye başladığını Allah’ın lütfu ile görmekteyiz.
Üstad Bedîüzzaman’a göre, kendi dînini iki bin yıllık hurâfelerden ve batıl inançlardan arındırmak hikmetiyle nüzûl edecek olan Hazret-i İsa (as) geldiğinde, herkes onun hakikî İsa olduğunu tanımayacaktır. Sadece Onun mânevî yakını olan kâmil îmân sahipleri iman nuru ile onu bileceklerdir.5
Dipnotlar:
1- Buhârî, 6/1018; Tirmizî, Fitne, 44;
2- Buhârî, 9/1406;
3- Mektûbât, s. 454; Hutbe-i Şafiye, s. 103;
4- Sözler, s. 643;
5- Mektûbât, s. 61.