Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Mucizenin kamerini münhasif ve şems gibi bürhan-ı nübüvveti Süha gibi mahfi olmasına sebeb oldunuz. Buna kıyasen şu hakikate, şu kitabda birçok numune bulabilirsin. Zira bu kitabın mesleği, benim gibi harice boykotajdır. Hattâ zaruret olmazsa, efkâr ve mesailde ve misallerde ve esalibde harice boykotaj etmektir. Fakat tevafuk-u hâtır olabilir. Zira hakikat birdir. Hangi kapıyla girsen, aynını göreceksin. Hatime: “Söylenene bak, söyleyene bakma” söylenilmiştir... Fakat ben derim: “Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne içinde söylemiş? Ne için söylemiş?” Söylediği sözü gibi dikkat etmek, belâgat nokta-i nazarından lâzımdır, belki elzemdir.
İşaret: Malum olsun ki; fenn-i maani ve Beyan*ın mezâyâsının belâgatçe mühim bir şartı, kasden ve amden garazın cihetine emarat ile işaret ve alâmatın nasbıyla kasd ve amdini göstermektir. Zira onda tesadüf bir para etmez.
Fenn-i bediin ve tezyinat-ı lâfziyenin şartı ise, tesadüf ve adem-i kasddır. Veyahut tesadüfî gibi tabiat-ı manaya yakın olmaktır.
Telvih: Pûşide olmasın ki tabiata ve hakikat-ı hariciyeye delâlet eden ve hükm-i zihnîyi kanun-u haricî ile rabteden; tabir caiz ise perdeyi delerek, altındaki hakkı gösteren âletlerin en sekkabı 1
-i tahkikiye 3 dir. Evet şu 2
’nin şu hâsiyetine binaendir ki Kur’an’da kesretle istimal olunmuştur.
Tenbih: Ey birader! Bu makaledeki kavanin-i lâtife şu perişan esalibden teberri ve nefret etmesi seni tağlit etmesin. Meselâ: Eğer bu kanunlar iyi olsaydılar, onları vaz' edene iyi bir ders-i belâgatı verecekler idi. Hem de güzel bir üslûbu giyecekler idi. Halbuki onları vaz' eden ise ümmîdir. Üslûbları dahi perişandır, gibi bir vehme zâhib olma. Yahu! Bu vehme ehemmiyet verme. Zira bir fende her bir ilim sahibi onda sanatkâr olmak lâzım gelmez.
1- Bu ifadenin açıklaması metin içinde verilmiştir.
2- Bu ifadenin açıklaması metin içinde verilmiştir.
3- Arapça'da, kesinlik ifade eden tahkik edatı.
İşaret: Malum olsun ki; fenn-i maani ve Beyan*ın mezâyâsının belâgatçe mühim bir şartı, kasden ve amden garazın cihetine emarat ile işaret ve alâmatın nasbıyla kasd ve amdini göstermektir. Zira onda tesadüf bir para etmez.
Fenn-i bediin ve tezyinat-ı lâfziyenin şartı ise, tesadüf ve adem-i kasddır. Veyahut tesadüfî gibi tabiat-ı manaya yakın olmaktır.
Telvih: Pûşide olmasın ki tabiata ve hakikat-ı hariciyeye delâlet eden ve hükm-i zihnîyi kanun-u haricî ile rabteden; tabir caiz ise perdeyi delerek, altındaki hakkı gösteren âletlerin en sekkabı 1
Tenbih: Ey birader! Bu makaledeki kavanin-i lâtife şu perişan esalibden teberri ve nefret etmesi seni tağlit etmesin. Meselâ: Eğer bu kanunlar iyi olsaydılar, onları vaz' edene iyi bir ders-i belâgatı verecekler idi. Hem de güzel bir üslûbu giyecekler idi. Halbuki onları vaz' eden ise ümmîdir. Üslûbları dahi perişandır, gibi bir vehme zâhib olma. Yahu! Bu vehme ehemmiyet verme. Zira bir fende her bir ilim sahibi onda sanatkâr olmak lâzım gelmez.
1- Bu ifadenin açıklaması metin içinde verilmiştir.
2- Bu ifadenin açıklaması metin içinde verilmiştir.
3- Arapça'da, kesinlik ifade eden tahkik edatı.