ceylannur
Yeni Üyemiz
Sûr'a üflendiği zaman, henüz dünyada bulunan bütün canlılar derhal ölürler Fakat, daha önce ölümü tatmış ve bedeninden ayrılmış olan ruhlar ise Sûr'un dehşetinden düşüp bayılırlar Ruhların içinde Hz Musa'dan sonra ilk ayılan Hz Peygamber (sas) olacaktır (Buhârî, Tefsir, 9; Müslim, Fedail, 10, 161, 162)
Bazı düşünürlere göre, ruh maddeden ayrı olup; ne âlemin içindedir, ne de dışındadır Onun bir şekli, biçimi ve kişiliği yoktur Kimilerine göre ise, ruh, bedenin arazlarındandır Ruhlar ancak beden ile birbirinden ayırdedilebilirler Bedenin ölümünden sonra ruh tamamen yok olur Görüldüğü gibi ileri sürülen bu görüşler birer faraziye niteliğinde olup, dayanaktan yoksundurlar Bu tür gaybî meselelerle alakalı sağlıklı bilgiler, ayet ve Hadislerde verilen bilgilerle sınırlıdır
Ayet ve Hadislerde öldükten sonra ruh; çıkma, inme, alınma, dönme, gök kapılarının kendisine açılması gibi fiillerle nitelendirilmektedir: "Ölüm sarhoşluğu içinde bulunan zalimler melekler, ellerini uzatmış ; "Nefislerinizi çıkarınız" (derlerken) onların halini görsen” (el-En'am, 6/93); "Ey mutmain olan nefis! Razı olmuş ve olunmuş olarak Rabbine dön, kullarımın arasına katıl, Cennetime gir" (el-Fecr, 89/27-30); Bu nasslar ruhun bir kişiliğe sahip olduğuna işaret etmektedirler Yine bir âyeti kerimede "Nefse ve onu şekillendirene and olsun” (eş-Şems, 91/97) buyurularak, nefsin düzenlenerek bir şekle sokulduğu ortaya konulmaktadır
Anlaşıldığına göre, muhtemelen ruh, bedene girmeden önce belirli bir şekle sahip değildir ve o durumu hakkında insanoğlunun hiç bir bilgisi yoktur Anne karnında oluşan insan bedenine üflendikten sonra bir kişiliğe sahip olur Ancak, ruh bedenle birlikte gelişir, olgunlaşır ve bir kişilik kazanır Zaman, bedeni yıpranır fakat ruh, zamanın yıpratıcılığından etkilenmez Kişinin iyi işleri, ibadetleri ruhu güzelleştirir, kuvvetlendirir ve olgunlaştırır Kötü ameller ise ruhu çirkinleştirir İbn Kayyim el-Cevziyye şöyle demektedir: "Yüce Allah, bedeni ruha kalıp olarak düzeltmiştir Beden ruhun kalıbıdır Ruh bedeninden bir şekil alır ve onunla diğerlerinden ayrılır Ruhun taşıdığı özellikler ve kabıliyetler bedene tesir eder Bundan dolayı beden, ruhun iyilik veya kötülüğünden etkilenir Dünyada bedenle ruh kadar birbirine sıkı sıkıya bağlı olan ve birbirini etkileyen başka bir şey yoktur Bundan dolayı ruh, bedenden ayrılınca, iyi bedende olan ruha; "Ey mutmain nefis, çık!" diye hitab edilir Kötü bedende olan ruha da "Ey habis nefis, çık" denilir Yüce Allah "Allah, öldükleri sırada nefisleri (ruhları) alır, ölmeyenleri de uykularından (bedenlerinden alıp kendinden geçirir); sonra ölümüne hükmettiğini yanında tutar, ötekilerini de belli bir süreye kadar (bedenlerine) gönderir" (ez-Zümer, 39/42) âyetiyle nefislerin alındığını, sonra bazılarının bırakıldığını bildirmiştir Tutulup bırakılmak, bir ferdiyyeti gerektirir Hz Peygamber (sas) de "Ölenin gözü, alınan ruhunun ardından bakakalır" demiş; meleğin kabzolunan ruhun elinden tuttuğunu, bu sırada yer yüzünde benzeri görülmemiş bir koku meydana getirdiğini haber vermiştir Eğer ruh, bir arazdan ibaret olsaydı, kokusu olmazdı Çünkü arazın kokusu olmaz, arazın elinden de tutulmaz Kendisinden koku gelmesi, elinden tutulması, onun insan şeklini koruduğunu gösterir" (İbn Kayyim, Kitabu'r-Ruh, s 46-47)
Hadislere göre kabzolunan ruhlar göklere çıkarılmakta, orada melekler iyi ruhları selamlamakta, nihayet, Rabbin huzuruna sokulmaktadırlar:
"Mü'minin ruhu çıktığı vakit, onu iki melek karşılar, yukarıya çıkarırlar Sema ehli "Güzel bir ruh yer tarafından geldi Allah sana ve yaşattığın cesede salat eylesin " derler Peşinden onu Rabbine (cc) götürürler Sonra "Bunu hududun sonuna kadar götürün" buyurur Kâfirin ruhu çıktığı vakit, sema ehli; Pis bir ruh yer tarafından geldi" derler ve "Bunu hududun sonuna kadar götürün denilir" (Müslim, Cenne, 17) İyi amelle beslenmiş ruh, dünyadaki şeklinden daha mükemmel, daha parlak daha nurlu olmakta, ibadeti vücuduna ruh olarak yansımaktadır Günahlarla bulanmış ruh ise dünyadaki şekline benzemekle beraber çirkin bir hal almaktadır
Yine Hadislerden öğrendiğimize göre iyi ruhlar, yeşil kuşlar haline girip, Cennetin ağaçlarına konmaktadır Bu, ruhların, başka şekillere de girebileceğini gösterir Fakat her durumda ruhlar, birbirinden ayırdedilir Ve kendi kişiliklerini muhafaza ederler
İbn Kayyim el-Cevziyye ise, ruhların bedenlerden daha net olarak birbirinden ayırdedilebileceğini söylemektedir Bedenlerin birbirine benzemesi, ruhların benzemesinden fazladır Ruhun, kendisini diğer ruhlardan ayırdedecek özellikleri ve sıfatları bedenin ayırdedici özellik ve sıfatlarından daha çoktur Mü'min ve kâfirin bedenleri birbirine benzer ama, ruhları farklıdır İki öz kardeş bedence birbirine benzerler, fakat ruhları asla benzemez Düşünce ve davranışları çok farklıdır Bu iki ruh, bedenlerinden ayrılınca, ayrılmaları gayet açık biçimde ortaya çıkar
Yüce ruhlar -ki melaikelerdir- bir beden içinde bulunmadan birbirinden ayırdedildiğine, cinler de yine birbirinden farklı olduklarına göre; bir beden içinde gelişen insan ruhları da elbette birbirinden ayrıdırlar ve ayırdedici özelliklerini korurlar (bk İbn Kayyim el-Cevziyye, Kitabu'r-Ruh)
Akaid kitapları genellikle ruhun, kabırde cesedine döneceğini bildirir Bu inanç "Gerçekten ölü kabrine konulduğu vakit, kendisini getirenlerin oradan ayrılırken ayakkabılarının seslerini pekala işitir" (Müslim, Cenne, 17) şeklinde rivayet edilen hadise istinat etmektedir Bu konuda İslâm âlimlerinin görüşleri şu şekildedir:
a) Ruh, kabırde cesede girecektir b) Cesetten ayrılan ruh, kabırde değil, ancak kıyamette bedene girecektir
c) Cesetten ayrılan ruh, artık hiç bir zaman cesede girmeyecektir İbn Kayyim el-Cevziyye, ruhların kabırlerde cesedlerine döneceğini bildiren bazı hadislere dayanarak, öldükten sonra ruhun, kabırde cesede döneceğini, fakat bu dönüşün, dünyadaki bedene hayat vermesi şeklinde olmayacağını söylemektedir Ona göre ruhun, bedenle beş türlü irtibatı (ilişkisi) vardır Kabırde ruhun cesetle irtibatı, uykuda bedenle irtibatına benzer Kabırde ruhun bedene dönmesi, bedenle bizim fark edemeyeceğimiz biçimde irtibat kurmasıdır İbn Kayyim, bu görüşünü ruhun bedene döneceğine dair naklettiği uzun bir hadise dayandırmaktadır (bk el-Cevâhir fi Tefsiril-Kur'ân, IX, 117)
Ruh hakkında âyet ve hadisler dışında ileri sürülen bütün görüşler kabule ve redde açıktır Çünkü mutlak bilgi anlamında bir bağlayıcılıkları bulunmamaktadır
"Sana ruh'tan sorarlar De ki; Ruh, Rabbimin emrindendir Size ancak az bir bilgi verilmiştir" (el-İsra, 17/85) âyetindeki ruhtan, insanı canlı kılan ruhun kastedilmediğini ve dolayısıyla, insanın ruhu hakkında âlimlerin konuşmalarının câiz olduğunu ileri sürenlerin, ruh hakkında ortaya koymuş oldukları görüşler, hiç bir zaman ruhun mahiyetinin gerçekliği hakkında ne tatmin edici olmuştur ve ne de aklın ve hayalin ürünü olmaktan ileri gitmiştir Çünkü bilgi verilmeyen konu, tamamıyla gayb alemiyle alakalıdır ve gayba dair bilgileri de Allah'tan başka kimsenin bilmesi söz konusu değildir
Ruh Çağırma Ruhun varlığını kabul eden fakat hakkında sapık ve gerçek dışı bir anlayışa sahip olan kimseler, ölmüş insanların ruhlarıyla irtibat kurulabileceğini ve böylece, gayb âleminden bilgi alınabileceğini ileri sürmüşlerdir Bu kimseler düzenlemiş oldukları ruh çağırma seanslarıyla insanları kandırmakta ve onların cehaletlerinden istifade ederek menfaat elde etmektedirler Ruh, Allah Teâlâ'nın emrinde ve denetiminde olan bir varlıktır Onun insanlar tarafından çağrılıp bazı istekleri yerine getirmeşinin mümkün olduğuna inanmanın hiç bir dayanağı yoktur
Bazı düşünürlere göre, ruh maddeden ayrı olup; ne âlemin içindedir, ne de dışındadır Onun bir şekli, biçimi ve kişiliği yoktur Kimilerine göre ise, ruh, bedenin arazlarındandır Ruhlar ancak beden ile birbirinden ayırdedilebilirler Bedenin ölümünden sonra ruh tamamen yok olur Görüldüğü gibi ileri sürülen bu görüşler birer faraziye niteliğinde olup, dayanaktan yoksundurlar Bu tür gaybî meselelerle alakalı sağlıklı bilgiler, ayet ve Hadislerde verilen bilgilerle sınırlıdır
Ayet ve Hadislerde öldükten sonra ruh; çıkma, inme, alınma, dönme, gök kapılarının kendisine açılması gibi fiillerle nitelendirilmektedir: "Ölüm sarhoşluğu içinde bulunan zalimler melekler, ellerini uzatmış ; "Nefislerinizi çıkarınız" (derlerken) onların halini görsen” (el-En'am, 6/93); "Ey mutmain olan nefis! Razı olmuş ve olunmuş olarak Rabbine dön, kullarımın arasına katıl, Cennetime gir" (el-Fecr, 89/27-30); Bu nasslar ruhun bir kişiliğe sahip olduğuna işaret etmektedirler Yine bir âyeti kerimede "Nefse ve onu şekillendirene and olsun” (eş-Şems, 91/97) buyurularak, nefsin düzenlenerek bir şekle sokulduğu ortaya konulmaktadır
Anlaşıldığına göre, muhtemelen ruh, bedene girmeden önce belirli bir şekle sahip değildir ve o durumu hakkında insanoğlunun hiç bir bilgisi yoktur Anne karnında oluşan insan bedenine üflendikten sonra bir kişiliğe sahip olur Ancak, ruh bedenle birlikte gelişir, olgunlaşır ve bir kişilik kazanır Zaman, bedeni yıpranır fakat ruh, zamanın yıpratıcılığından etkilenmez Kişinin iyi işleri, ibadetleri ruhu güzelleştirir, kuvvetlendirir ve olgunlaştırır Kötü ameller ise ruhu çirkinleştirir İbn Kayyim el-Cevziyye şöyle demektedir: "Yüce Allah, bedeni ruha kalıp olarak düzeltmiştir Beden ruhun kalıbıdır Ruh bedeninden bir şekil alır ve onunla diğerlerinden ayrılır Ruhun taşıdığı özellikler ve kabıliyetler bedene tesir eder Bundan dolayı beden, ruhun iyilik veya kötülüğünden etkilenir Dünyada bedenle ruh kadar birbirine sıkı sıkıya bağlı olan ve birbirini etkileyen başka bir şey yoktur Bundan dolayı ruh, bedenden ayrılınca, iyi bedende olan ruha; "Ey mutmain nefis, çık!" diye hitab edilir Kötü bedende olan ruha da "Ey habis nefis, çık" denilir Yüce Allah "Allah, öldükleri sırada nefisleri (ruhları) alır, ölmeyenleri de uykularından (bedenlerinden alıp kendinden geçirir); sonra ölümüne hükmettiğini yanında tutar, ötekilerini de belli bir süreye kadar (bedenlerine) gönderir" (ez-Zümer, 39/42) âyetiyle nefislerin alındığını, sonra bazılarının bırakıldığını bildirmiştir Tutulup bırakılmak, bir ferdiyyeti gerektirir Hz Peygamber (sas) de "Ölenin gözü, alınan ruhunun ardından bakakalır" demiş; meleğin kabzolunan ruhun elinden tuttuğunu, bu sırada yer yüzünde benzeri görülmemiş bir koku meydana getirdiğini haber vermiştir Eğer ruh, bir arazdan ibaret olsaydı, kokusu olmazdı Çünkü arazın kokusu olmaz, arazın elinden de tutulmaz Kendisinden koku gelmesi, elinden tutulması, onun insan şeklini koruduğunu gösterir" (İbn Kayyim, Kitabu'r-Ruh, s 46-47)
Hadislere göre kabzolunan ruhlar göklere çıkarılmakta, orada melekler iyi ruhları selamlamakta, nihayet, Rabbin huzuruna sokulmaktadırlar:
"Mü'minin ruhu çıktığı vakit, onu iki melek karşılar, yukarıya çıkarırlar Sema ehli "Güzel bir ruh yer tarafından geldi Allah sana ve yaşattığın cesede salat eylesin " derler Peşinden onu Rabbine (cc) götürürler Sonra "Bunu hududun sonuna kadar götürün" buyurur Kâfirin ruhu çıktığı vakit, sema ehli; Pis bir ruh yer tarafından geldi" derler ve "Bunu hududun sonuna kadar götürün denilir" (Müslim, Cenne, 17) İyi amelle beslenmiş ruh, dünyadaki şeklinden daha mükemmel, daha parlak daha nurlu olmakta, ibadeti vücuduna ruh olarak yansımaktadır Günahlarla bulanmış ruh ise dünyadaki şekline benzemekle beraber çirkin bir hal almaktadır
Yine Hadislerden öğrendiğimize göre iyi ruhlar, yeşil kuşlar haline girip, Cennetin ağaçlarına konmaktadır Bu, ruhların, başka şekillere de girebileceğini gösterir Fakat her durumda ruhlar, birbirinden ayırdedilir Ve kendi kişiliklerini muhafaza ederler
İbn Kayyim el-Cevziyye ise, ruhların bedenlerden daha net olarak birbirinden ayırdedilebileceğini söylemektedir Bedenlerin birbirine benzemesi, ruhların benzemesinden fazladır Ruhun, kendisini diğer ruhlardan ayırdedecek özellikleri ve sıfatları bedenin ayırdedici özellik ve sıfatlarından daha çoktur Mü'min ve kâfirin bedenleri birbirine benzer ama, ruhları farklıdır İki öz kardeş bedence birbirine benzerler, fakat ruhları asla benzemez Düşünce ve davranışları çok farklıdır Bu iki ruh, bedenlerinden ayrılınca, ayrılmaları gayet açık biçimde ortaya çıkar
Yüce ruhlar -ki melaikelerdir- bir beden içinde bulunmadan birbirinden ayırdedildiğine, cinler de yine birbirinden farklı olduklarına göre; bir beden içinde gelişen insan ruhları da elbette birbirinden ayrıdırlar ve ayırdedici özelliklerini korurlar (bk İbn Kayyim el-Cevziyye, Kitabu'r-Ruh)
Akaid kitapları genellikle ruhun, kabırde cesedine döneceğini bildirir Bu inanç "Gerçekten ölü kabrine konulduğu vakit, kendisini getirenlerin oradan ayrılırken ayakkabılarının seslerini pekala işitir" (Müslim, Cenne, 17) şeklinde rivayet edilen hadise istinat etmektedir Bu konuda İslâm âlimlerinin görüşleri şu şekildedir:
a) Ruh, kabırde cesede girecektir b) Cesetten ayrılan ruh, kabırde değil, ancak kıyamette bedene girecektir
c) Cesetten ayrılan ruh, artık hiç bir zaman cesede girmeyecektir İbn Kayyim el-Cevziyye, ruhların kabırlerde cesedlerine döneceğini bildiren bazı hadislere dayanarak, öldükten sonra ruhun, kabırde cesede döneceğini, fakat bu dönüşün, dünyadaki bedene hayat vermesi şeklinde olmayacağını söylemektedir Ona göre ruhun, bedenle beş türlü irtibatı (ilişkisi) vardır Kabırde ruhun cesetle irtibatı, uykuda bedenle irtibatına benzer Kabırde ruhun bedene dönmesi, bedenle bizim fark edemeyeceğimiz biçimde irtibat kurmasıdır İbn Kayyim, bu görüşünü ruhun bedene döneceğine dair naklettiği uzun bir hadise dayandırmaktadır (bk el-Cevâhir fi Tefsiril-Kur'ân, IX, 117)
Ruh hakkında âyet ve hadisler dışında ileri sürülen bütün görüşler kabule ve redde açıktır Çünkü mutlak bilgi anlamında bir bağlayıcılıkları bulunmamaktadır
"Sana ruh'tan sorarlar De ki; Ruh, Rabbimin emrindendir Size ancak az bir bilgi verilmiştir" (el-İsra, 17/85) âyetindeki ruhtan, insanı canlı kılan ruhun kastedilmediğini ve dolayısıyla, insanın ruhu hakkında âlimlerin konuşmalarının câiz olduğunu ileri sürenlerin, ruh hakkında ortaya koymuş oldukları görüşler, hiç bir zaman ruhun mahiyetinin gerçekliği hakkında ne tatmin edici olmuştur ve ne de aklın ve hayalin ürünü olmaktan ileri gitmiştir Çünkü bilgi verilmeyen konu, tamamıyla gayb alemiyle alakalıdır ve gayba dair bilgileri de Allah'tan başka kimsenin bilmesi söz konusu değildir
Ruh Çağırma Ruhun varlığını kabul eden fakat hakkında sapık ve gerçek dışı bir anlayışa sahip olan kimseler, ölmüş insanların ruhlarıyla irtibat kurulabileceğini ve böylece, gayb âleminden bilgi alınabileceğini ileri sürmüşlerdir Bu kimseler düzenlemiş oldukları ruh çağırma seanslarıyla insanları kandırmakta ve onların cehaletlerinden istifade ederek menfaat elde etmektedirler Ruh, Allah Teâlâ'nın emrinde ve denetiminde olan bir varlıktır Onun insanlar tarafından çağrılıp bazı istekleri yerine getirmeşinin mümkün olduğuna inanmanın hiç bir dayanağı yoktur