V İsLami Fıkıh AnsikLopedisi (Alfabetik

ceylannur

Yeni Üyemiz
VATAN ÜÇE AYRILIR

1 Aslî vatan: Bir kimsenin doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak istediği veya içinde barınmayı kasd edip, başka yeri vatan edinmek istemediği yere "aslî vatan" denir
2 İkâmet vatanı: Bir kimsenin doğup büyüdüğü, evlenip içinde sürekli yerleşmeye karar verdiği bir yer niteliğinde olmaksızın, yalnız içinde on beş günden fazla kalmak üzere yerleştiği yere de "ikâmet vatanı (vatan-ı ikâmet)" denir Askerlik, öğrencilik, işçilik veya memurluk gibi hizmetler sebebiyle sürekli bir şekilde yerleşilmeyen beldeler on beş günden fazla kalmaya niyet edilmesi yüzünden "ikâmet vatanı" niteliğindedir
3 Süknâ vatanı: Bir yolcunun, içinde on beş günden az oturmak istediği yer de kendisinin bir vatan-ı süknâsı olur Bu sonuncuya itibar edilmez Bununla ne aslî vatan ve ne de ikâmet vatanı değişmez Böyle bir yolcu, hem yolculuk sırasında hem de on beş günden az kaldığı bu süre içinde "seferî" sayılır; Aslî veya ikâmet vatanlarına olan yolculukta ise yalnız yolculuk sırasında seferî hükümleri uygulanır Bu vatanlara ulaşan kimse, orada "mukîm" sayılır
Seferîlik konusunda bu vatanlar kendi misli ile veya üstü ile bozulur, aşağısı ile bozulmaz Bu yüzden insanın asıl vatanı olan yer, diğer ikâmet ve süknâ vatanları ile bozulmaz Yani vatan-ı ikâmette bulunan kimse vatan-ı aslîye dönmekle müsafir olmaz İnsan doğup yerleştiği veya karısının yerleştiği yere varınca seferî olmaz Sadece gideceği bu yer 90 km'den uzakta olursa yolculuk sırasında seferî olur, fakat oraya varınca seferîliği kalkar
Bir kimse yerleştiği yerden, yine sürekli olarak yerleşmek amacıyla başka bir yere giderse, gittiği yer vatan-ı aslîsi olur; birinci vatanı vatan-ı aslî olmaktan çıkar Çünkü, Hz Peygamber (sas) Mekke'ye gittiklerinde kendisini müsafir saymış ve "Biz seferîyiz" buyurmuştur (eş-Şevkânî, age, III, 270)
Vatan-ı aslî, vatan-ı ikâmetle bozulmaz Doğduğu veya karısının bulunduğu yerden öğrencilik, askerlik, işçilik gibi bir amaçla on beş günden az kalmak üzere başka bir yere giden bir kimsenin önceki aslî vatanı nitelik değiştirmez Oraya dönünce üç gün bile kalacak olsa seferî sayılmaz Çünkü vatan-ı ikâmet, vatan-ı aslîyi bozmaz
Bir kimse bir şehirde otururken ailesini nakletmeden başka bir şehirde de evlense, her iki şehir kendisi için asıl vatan olur Hangisine gitse mukîm sayılır Vatan-ı ikâmet ise, başka bir vatan-ı ikâmete gitmek veya oradan ayrılıp yolculuğa çıkmak yahut aslî vatana dönmekle bozulur Yani vatan-ı ikâmetten ayrılan kimse, yeniden buraya döndüğünde on beş günden az kalacaksa seferî sayılır
On beş günden az kalınacak yer olan vatan-ı süknanın bir önemi yoktur Kişi orada seferî sayılır Bu vatan, diğer vatan çeşitlerini değiştirmez Kişi onbeş günden kısa süren ve 90 km'den uzağa yaptığı tüm yolculuklarında, şehrin yerleşim alanları dışına çıktığı andan itibaren ve gittiği yerde seferî sayılır Bu durum geri dönünceye kadar devam eder
Cemaatle namâzda mukîm müsafire uymuşsa, müsafir iki rekat kılınca selâm verir, mukim selâm vermeyip namazı dörde tamamlar Namazı dörde tamâmlarken hiç bir şey okumaz; çünkü namazın baş tarafını imamla kılmış ve farz kıraat yerine gelmiştir (İbnül-Hümam, I, 405; İbn Âbidîn, I, 733 vd; Zeylaî, et-Tebyîn, I, 215)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
VATAN-I ASLÎ

Kişinin asıl memleketi, insanın doğup büyüdüğü veya evlendiği ya da devamlı olarak kalmak için yerleştiği yer Vatan-ı aslîye; vatan-ı ehlî, vatan-ı karar ve vatan-ı fıtrat da denilmektedir
Kendi aslî vatanında olan bir kimseye mukîm * denilir Bu kimse için yolcuya tanınan kolaylıklardan hiç birisi tanınmaz Mukîm, namazını tam kılar, orucunu tutar, kendisine cuma namazı farz, bayram namazı ve kurban namazı vaciptir
Vatan-ı asli, ancak başka bir vatan-ı aslî ile bozulur Yani kişinin başka bir memlekete yerleşmesiyle onun vatan-ı aslîsi değişmiş olur Meselâ; bir kimse doğup büyüdüğü yerden çıkar ve başka bir memlekete yerleşir de ömrünü bu yeni yerleştiği yerde geçirmeye niyet ederse, artık yeni yerleştiği yer onun vatan-ı aslîsi olmuş olur Eski memleketi ise onun için vatan-ı asl olmaktan çıkar Dolayısıyla böyle birisi eski memleketine geçici olarak gider de orada on beş günden daha az kalırsa orada misâfirdir Misâfire ait olan kolaylıklardan yararlanır
Temelli değil de iş icabı veya tayin dolayısıyla başka bir memlekette yaşayan, fakat orada yerleşip kalmak arzusunda olmayan kişi, sonunda asıl memleketine dönmek niyetinde ise, kendi asıl memleketi onun vatan-ı aslîsi olmaya devam eder (İbn Abidn, Reddü'l-Muhtar Mısır 1966, II,131, 132; Ö Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm Büyük İslâm İlmihali, 231; Ayrıca bk İlmihali, 231, 232) Seferilik, mad)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
VATAN-İ ASLİ NE DEMEKTİR VE HÜKMÜ NEDİR ?
Şafii Mezhebine göre bir kimse 144 km veya daha fazla bir yolculuğa çıkarsa misafir sayılırDört rekatlı namazını kısaltıp ikiye indirebilir Yine gitmek istediği yere vardığında da dört günden önce kalmaya niyet ettiğinde yine misafir sayılır Ama yerleştiği yere varırsa veya 144 kmlik yolculuktan aşağı bir yolculuğa çıkarsa veya uzun bir yola çıkarsa,ama orada dört gün veya daha fazla kalmak isterse mukim sayılır,seferi namaz kılamaz
Hanefi Mezhebine göre durum değişiktir,
Vatan üç çeşittir:
1-Vatan-ı aslıdır: Vatan-ı Asli bir insanın doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak istediği veya yerleşip kalmak istediği yerdir
2-Vatan-ıikamettir:Bu da yukarıda sayılan şeylerden birisi olmamakla birlikte bir misafirin on beş gün veya daha fazla bir süre kalmak istediği yerdirMesela ;Adanalı bir vatandaş İstanbula gidip ticaret veya okumak gibi bir iş için on beş günden fazla kalmak istediğinde İstanbul kendisi için Vatan-ı ikamet sayılır Hem Vatan-ı asli de hemde vatan-ı İkamette seferi namaz söz konusu değildir
3-Vatan-ı Sükna:Bir misafirin onbeş günden az kalmak istediği yerdirVatan-ı sükna da bulunan bir misafir seferde olduğu gibi seferi namazını kılacaktırBuna göre yaklaşık olarak 85 kmlikbir yola çıkan bir kimse giderken ve gelirken yolculuk esnasında seferi namazı kılacağı gibi varacağı yer vatan-ı asli ile ikamet olmadıktan sonra yine seferi namazı kılacaktır
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
--------------------------------------------------------------------------------

VATAN-I İKÂMET

Bir kimsenin kendi esas memleketinden ayrı olarak, on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ettiği yer Vatan-i İkâmet'e; Vatan-ı Müstear ve Vatan-ı Hâdis de denilir Meselâ, Ankaralı birisi İstanbul'a gider ve orada en az on beş gün veya daha fazla kalmaya niyetlenirse İstanbul bu kişi için Vatan-ı İkâmet olmuş olur
Dinî görevleri yapma konusunda Vatan-ı İkâmet'le Vatan-ı Asl arasında fark yoktur Yani Vatan-ı İkâmette olan kişi de misafire ait olan dinî kolaylıklardan yararlanamaz
Vatan-ı İkâmet, başka bir Vatan-ı İkâmetle veya bir Vatan-ı Aslî ile bozulur Dolayısıyla; bir memlekette on beş günden fazla kalan bir kimse, kendi memleketine veya yine onbeş günden daha fazla kalacağı bir yere gitse ya da kısa da olsa bir yolculuğa çıksa onun eski Vatan-ı İkâmeti değişmiş olur Bu durumda olan kişi o eski Vatan-ı ikâmetine tekrar döner de orada on beş günden daha az kalırsa misafirdir Dinin misafire tanıdığı kolaylıklardan yararlanır (İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar, II,132; Ö Nasûhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 231, 232, ayrıca bk Mukîm mad)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
VATAN-I SÜKNÂ

Bir kimsenin on beş günden daha az kalmaya niyetlendiği memleket Kendi memleketinden en az sefer mesafesi kadar uzakta olan başka bir yere gidip orada on beş günden fazla kalmayacak olan kişi için, bu memleket Vatan-ı Süknâ'dır Gittiği yerde kaç gün kalacağı belli olmayan kişi orada on beş günden fazla kalacağı kesin değilse kaldığı müddetçe misafirdir
Vatan-ı Süknâ'da bulunan bir kimse, dinimizin misafire* tanıdığı kolaylıklardan yararlanır Dört rek'atli farz namazları iki rek'at kılar Ramazanda oruç tutmayabilir Kendisine cuma namazı farz değildir Bayram namazı ve kurban da vacip değildir Mest giyerse mestin üzerine üç gün mesh edebilir
Vatan-ı Süknâ; başka bir Vatan-ı Süknâ ile, Vatan-ı İkâmetle ve Vatan-ı aslı ile bozulur (İbn Abidin, Reddü'lMuhtar, II,132; Ö Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
VELISI OLMAYAN BIR KADIN HACCA GİDEBİLİR MI? Şafii mezhebine göre haccın kadına vacipolabilmesi için, kocası veya mahremi veya güvenilir bir kaç kadının bulunması gerekir Yani kadının kocası veya mahremi varsa onunla birlikte hacca gider, yoksa bir kaç kadın bulunduğu takdirde onların refakatiyle hacca gidebilir Şayet bunlar da bulunmazsa emniyet olduğu halde hacca gitmeye mecbur değildir Amma isterse gidebilir (Muğni'l-Muhtaç) Yanlız kadın hacc farızasını edda etmiş, nafile olarak hacca gitmek isterse, ancak kocası veya mahremiyle birlikte gidebilir Kadınlarla birlikte gitmesi caiz değildir (Muğni'l-Muhtaç)
Hanefi mezhebine gelince, kadın, kocası veya mahremi olmazsa hiç bir surette hacca gidemez Mutlaka gitmek isterse nafile haccı olmamak şartıyla yolculuk hususunda Şafii mezhebini taklıden gidebilir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
VESVESE VE STRESS'IN ÇÂRESI

1- Önce derdinizin tıbbı ilgilendiren yönünü uzman ve tercihen inançli bir doktora (çünkü ruh hastalıklârını tedavide inançlı doktorlar daha başarılı oluyor) sağlam bir teşhis yaptırın ve tavsiye edeceği tedavi yöntemini titizlikle uygulayın
2- Günahlarınızâ tevbe edin, sağlam bir tevbe ile affedilemeyecek hiçbir günahın olmadığını bilin Bu arada annenizden babanızdan helallik ve dua isteyin
3- Namazlarınızı kılmaya ve kılmadıklarınızı kaza etmeye başlayın; namazların arkasından çokça dua edin
4- Hergün tekrarladığınız belli bir zikriniz olsun Meselâ günde yüz defa, manasını düşünerek "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" deyin Bu, sıkıntılardan kurtulmak için Rasulullah Efendimizin (sas) öğrettiği mübarek bir duadır Yine günde yüz defa "istigfar", yüz defa da "salatü selam" okursanız çok iyi olur
5- Her cuma günü öğle namazının farzından sonra yerinizden kalkmadan yedişer defa "Ihlâs", "Felak" ve "Nas" surelerini okuyun Bu sayede diğer Cumaya kadar Allâh sizi şerli ruhların şerrinden korur
6- Her sabah ve her akşam, üç defa manasını düşünerek "bismillahillezî lâ-yedurru me'asmîhi şey'un fi'1-ardı velâ fi's-semâ" duâsını okuyun
7- Kimse kimsenin, günahının cezasını çekmez: Ancak "belâ" okumak kötü bir iştir Belâ okunan o belâya müstehak değilse "belâ" döner okuyanın başına gelir Bu yüzden okuduğunuz belâlara tevbe edin, size belâ okuyanlardan helâllık alın ve bir daha okumamaya çalışın
8- Allâh'a güvenin
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
VÜCUDUN RENGİNİ GÖSTERECEK ŞEKİLDE NAYLON VEYA ÇOK İNCE BİR ŞEY GİYİP NAMAZ KILMAK VEYA DIŞARDA DOLAŞMAK CAİZ MİDİR? Vücudun siyah veya beyazlığını gösterecek şekilde naylon veya ince bir kumaşı giyip dışarda gezmek haramdır Ahlakın bozulmasına vesile olduğu gibi, fitne ve fesada da vesiledir Namus ve şeref mefhumuna sahip kimse, erkek olsun kadın olsun böyle bir elbise ile gezemez
Ancak insanlıktan istifa edip hayvan gibi yaşamak arzusunda olan kimse böyle bir kıyafeti tercih edebilir
Bir gün Ebu Bekir'in kızı (ra) Esma', üzerinde ince bir elbise olduğu halde Peygamber (sav)'in yanına girdi Bunun üzerine Peygamber(sav) ondan yüz çevirdi, sonra buyurdu ki: "Ey Esma; kadın adet görecek yaşa gelirse (yüz ve ellerine işaret ederek) şundan ve bundan başka bir şeyin görünmesi caiz değildir”
Aynı zamanda böyle bir elbise ile namaz kılmak caiz değildir Mesela kadının saç rengini gösteren ince tülbent ile başını örtüp namaz kılması sahih değildir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
YABANCI ERKEĞE BAKMAK Iki çocuklu bir hanımım Bir erkek bana lâf attı; ben de bir kaç kez baktım ve sonra vazgeçtim Islâma göre benim durumum nedir? Beyim de genelev kadınları ile ilişki kurmuş Ayrıca onun durumu ve evliliğimin durumu nasıldır?
Siz, nikâhlı iken bir yabancıya bakmak ve ona, kötü duygularının mümkün olabileceği ihtimalını hissettirmekle bir günah işlemişsiniz Yapmanız gereken şey, bundan tevbe etmeniz ve bir daha yapmamanızdır Gerek bu davranışınız ve gerekse kocanızın sözünü ettiğiniz davranışı, günah olmakla beraber, nikahınızı yıkmış olmaz Ancak burada çok dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır: Kendisini kocasına ustaca takdim eden, başkalarına göstermemek şartıyla onun arzuladığı şekilde süslenen, kokulanan, temiz ve güzel giyinmeye önem veren, cilve ve davranışlarıyla kocanın gönlünü çelip, onu başkalarıyla bir şey arar duruma düşürmeyen kadın kendisini de, kocasını da kurtarmış olur Bunu haramdan korumak ya da korunmak niyyetiyle yaparsa, çok büyük de sevap kazanır Efendimiz bu konuya çok önem vermiş ve erkeklere: Elbisenizi temizleyin Saçlarınızdan alın, misvak kullanın, süslenin ve temizlenin Çünkü Benî Israil erkekleri böyle yapmadığı için karıları zinaya düştüler " (el-Hindî, VI/640 (Ibn Asâkir'den) ) buyurmuştur Bu durum, hem erkek, hem de kadın için aynıdır Sizin durumunuz Efendimizin başka bir sözlerini daha doğruluyor Yine erkeklere hitaben o; "Iffetli olun ki, kadınlarınız da iffetli olsun" (Hâkim IV/154; el-Hindî V/316-317) buyurmuştur Bunu da özellikle erkeklerin bilmesi gerekir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
YAĞMUR DUASI (İSTİSKA)

Yağmurun uzun zaman yağmadığı kuraklık zamanlarında, Allah'ın yağmur yağdırması için bir belde ahâlîsinin topluca dua etmeleri Fıkıh dilinde yağmur duasına "istiskâ" denilir "İstiskâ", yağmur talebinde bulunmak anlamına gelir
Yağmur duası sünnettir Hem Peygamberimiz hem de onun Raşid halîfeleri yağmur duasında bulunmuşlardır
Yağmur duasının peşi peşine üç gün ve yerleşim bölgesi dışında olması müstehaptır
Yağmur duasına gitmeden önce, sadaka verilmeli, günahlardan tevbe edilmeli, dargınlar barışmalı, haksız olarak alınan şeyler sahiplerine geri verilmelidir Yağmur duasına çıkarken oruçlu olmak, mütevazı ve muhtaç bir tavır takınmak uygun olur
Müslümanlar dua edilecek yere vardıklarında, önce iki rek'at namaz kılarlar Namazın cemaatla kılınması menduptur İmam namazdan sonra kalkar ve cemaata karşı bir konuşma yapar Namaz ve hutbenin bulunuşu, Ebû Yusuf ve Muhammed'in görüşleridir İmam Azam'a göre; yağmur duası sadece dua ve istiğfardan ibarettir; namaz ve hutbe yoktur
Yağmur duasında namaz kılınmış ve hutbe okunmûşsa, hutbeden sonra; bunlar olmamışsa, doğrudan imam ayağa kalkar ve yönünü kıbleye çevirir Cemaat onun arkasında kıbleye karşı ve oturarak dururlar İmam, Allah'a dua eder, cemaat de "amin" der Hz Peygamberden nakledilen, yağmur duası için özel dualar vardır Dua ederken bunların okunması daha uygundur (İbn Abidîn, Reddü'l-Muhtar, II, 184; Kâsânî, Bedâiu's-Sanâi, I, 282; Ö Nasûhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 272 vd; A Hamdi Akseki, İslâm Dini, 192)
Dua ayakta yapılır Dua edilirken kıbleye dönülür Dua edilirken Allah'tan af istenir, yağmur istenir Duanın üç gün peşipeşine yapılması müstehabdır
Yağmurun gecikmesi sebebiyle eski elbiseler giyilir Başlar öne eğilir, mütevazi bir tavır takınılır Yaya olarak dua yapılacak yere gidilir Duadan önce sadakalar verilir, fakirlere yardım yapılır Haksızlık yapılmışsa helâllık dilenilir, müslümanlar için af istenilir
Müslümanlar kendi çocuklarını ve ehli hayvanlarını yanlarına alırlar Annelerle, yavruları birbirlerinden ayırırlar Zayıflara, güçsüzlere dua ettirirler Cemaatta onların yaptığı duaya "âmin" diyerek karşılık verirler
Yağmur yağmaya başlayınca da bunun nişanesi olarak Yüce Allah'a şükredilir Yağmur yağarken "Allahûmme sayyiben nafıan" (bunu hakkımızda yararlı bir yağmur kıl) denilir Gereğinden fazla yağınca da "Allahümme havaleyna ve la aleyna" (Ya Rab! Bunu zarar vermeyecek yere yağdır Bizim üzerimize yağdırma) diye dua edilir
Peygamberimizden bize ulaşan yağmur duası şudur: "Allahümmel Eskına ğaysen muğisen henien merien ğadekan mücellilen şeyhan âmmen tabekan Allahümme! Eskıne'l ğayse ve la tec'alna mine'l kanitin Allahümme! Inne bil biladi vel ibadi vel hakkı minel levai vaddanki mâlâ neşku illa ileyk Allahümme! Enbit lena ezzer'a ve edirre lenaddar'a ve eskına min berekatis-sema ve enbit lena min berekatil arz Allahümme! Inna nestağfirüke inneke künte ğaffaren fe erseles-semae aleyna midraran"
Manası: "Ya Rab! Bize bol yararlı, her tarafa akıp giden, her tarafı sulayan umumi bir yağmur ihsan et
Ya Rab! Bizi yağmurla su ver Bizi, ümitlerini kesmiş kimselerden eyleme Kullarda, beldelerde ve yaradılmış şeylerde öyle darlık vardır ki senden başkasına arzedemeyiz
Ya Rab! Bizim için ekinleri bitir, bizim için memeleri sütle doldur, bizi göğün bereketinden su ver, bize yeryüzünün bereketinden yetiştir
"Ey Rabbimiz! Biz senden mağfiret isteriz Şüphesiz sen çok mağfiret edicisin Bize gökten bol bol yağmurlar yağdır”
 
Üst Alt