Arama sonuçlarınız

  1. Adilbey

    26- Emr-i bil-ma’rûf, nehy-i anil-münker ve cihâd sevâbı çokdur 4.Cild 29.cu mektû

    Fekat, şeyh olmak için değil, dîni, islâmiyyeti yaymak için emr olundum). Şeyh-i ekber Muhyiddîn-i Arabî, hadîs ilminde sâhib-i isnâd ve fıkh ilminde ictihâd makâmında idi. Buyurur idi ki, (Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Hesâba çekilmeden evvel, hesâbınızı görünüz) emrleri...
  2. Adilbey

    26- Emr-i bil-ma’rûf, nehy-i anil-münker ve cihâd sevâbı çokdur 4.Cild 29.cu mektû

    [Ya’nî Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler iledir. Evliyânın kitâbı ile değildir. Meselâ Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin (Füsûs) kitâbında bildirdiği, nassa muhâlif keşfleri bize sened olamaz.] Kıyâmetde Cehennemden kurtuluş, se’âdet-i ebediyyeye kavuşmak, nassa bağlıdır. Fussa bağlı değildir...
  3. Adilbey

    26- Emr-i bil-ma’rûf, nehy-i anil-münker ve cihâd sevâbı çokdur 4.Cild 29.cu mektû

    İnsanı Allahü teâlâya yaklaşdıran şeylerin birincisi olmazdı. Îmânın temâmlayıcısı olmazdı. Vilâyetin ele geçmesine ve Allahü teâlânın rızâsının ve hubbunun husûlüne sebeb olmazdı. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (İbâdetlerin efdali, müslimânları müslimân oldukları için sevmek...
  4. Adilbey

    26- Emr-i bil-ma’rûf, nehy-i anil-münker ve cihâd sevâbı çokdur 4.Cild 29.cu mektû

    Bid’at sâhibini sevmeyenin ibâdeti az olsa da, Allahü teâlânın bunu afv buyurmasını ümmîd ederim. Yolda bid’at sâhibine karşı gelirsen, yolunu değişdir) ve (Süfyân bin Uyeyneden işitdim, buyurdu ki, bid’at sâhibinin cenâzesinde bulunan kimseye cenâzeden ayrılıncaya kadar, Allahü teâlâ gazab...
  5. Adilbey

    26- Emr-i bil-ma’rûf, nehy-i anil-münker ve cihâd sevâbı çokdur 4.Cild 29.cu mektû

    Bu çalışmaları, emr-i ma’rûf değildir de nedir? Tesavvuf büyüklerinden hâce Mu’înüddîn-i Çeştîye hocası, (Dostun yolu çok ince ve tehlükelidir. Herkese nasîhat et ve tehlükeyi bildir!) buyurmuşdu. Şeyh-i ekber Muhyiddîn-i Arabî “kuddise sirruh” vahdet-i vücûdü dünyâya yaydığı hâlde...
  6. Adilbey

    25- Âlem-i ervâh ve âlem-i misâl ve âlem-i ecsâd. Kabr azâbı 3.Cild 31.ci mektûb

    İnsanları doğru yola kavuşduran, yalnız Allahü teâlâdır. Kıymetli kardeşim! Mümkinler âlemini, ya’nî mahlûkları, üç kısma ayırmışlardır: (Âlem-i ervâh), (Âlem-i misâl) ve (Âlem-i ecsâd). Âlem-i misâle (Âlem-i berzah) da demişlerdir. Çünki bu âlem, (Âlem-i ervâh) ile (Âlem-i ecsâd) arasındadır...
  7. Adilbey

    24- Dünyâda âhırete yarar iş görmek lâzımdır 2.Cild 89.cu mektûb

    Teveccüh ve iltifât buyurarak, o iyi sıfatları onda yerleşdirir. Böylece, o aşağı derecedeki insan, yükselerek kâmil olur. Âdî sıfatlardan kurtulup iyi sıfatlara kavuşur. Bunun için de, kümûn ve bürûza hiç hâcet yokdur. Bu, öyle büyük bir ni’metdir ki, Allahü teâlâ, dilediği kimselere ihsân...
  8. Adilbey

    24- Dünyâda âhırete yarar iş görmek lâzımdır 2.Cild 89.cu mektûb

    Süâl: Emîrden “kerremallahü vecheh” ve ba’zı Evliyâdan “kaddesallahü esrârehümül’azîz” gelen haberlere göre, bunlar, dünyâya gelmeden yıllarca önce, şaşılacak işler yapmışlar. Tenâsüh yokdur dersek, bu haberlere nasıl inanılabilir? Cevâb: Bu din büyüklerinin yapmış oldukları işleri, yalnız...
  9. Adilbey

    24- Dünyâda âhırete yarar iş görmek lâzımdır 2.Cild 89.cu mektûb

    Hâdiseleri değil de, propagandaları yazan ve hakîkatlere değil de, siyâsî menfe’atlere koşan ba’zı târîhciler, islâmiyyete ve islâm büyüklerine, körü körüne hakâret etmekde hâlâ inâd ederken, fen adamları, fen bilgileri, islâmın büyüklüğünü, doğruluğunu, gün geçdikce dahâ yakından görmekde...
  10. Adilbey

    24- Dünyâda âhırete yarar iş görmek lâzımdır 2.Cild 89.cu mektûb

    Böyle te’vîller çok yapılmışdır. [Şunu da söyliyelim ki, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflere ma’nâ vermek, bizim gibi, câhillerin işi değildir. Din âlimi olmak, ya’nî dinde söz sâhibi olmak için, ictihâd derecesine yükselmek lâzımdır. Şimdi dünyâda böyle bir âlim yokdur. Şimdi, âlim...
  11. Adilbey

    24- Dünyâda âhırete yarar iş görmek lâzımdır 2.Cild 89.cu mektûb

    Îmânı gideren; herhangi bir hâdisenin kendi kendine olduğuna inanmak ve hayvanların, tek hücrelilerden, yüksek yapılılara doğru, birbirlerine ve nihâyet insana döndüğünü söylemekdir ki, fen bunu göstermiyor ve fen adamları böyle söylemiyor. İmâm-ı Gazâlînin “rahmetullahi aleyh”...
  12. Adilbey

    24- Dünyâda âhırete yarar iş görmek lâzımdır 2.Cild 89.cu mektûb

    Altın üzerine para dahî basmış, ma’den ocakları işletilip âletler yapılmışdı. Nûh aleyhisselâmın gemisinin, ateş yanarak, kazanı kaynayarak hareket etdiğini, Kur’ân-ı kerîm açıkça bildiriyor. Ba’zı târîhciler, hiçbir vesîka ve incelemeğe dayanmadan, yalnız dinleri inkâr etmek, Peygamberleri...
  13. Adilbey

    24- Dünyâda âhırete yarar iş görmek lâzımdır 2.Cild 89.cu mektûb

    Endülüs âlimlerinin büyüklerinden, Ebû Abdüllah-i Kurtubînin (Tezkire)sinden Abdülvehhâb-ı Şa’rânînin “kuddise sirruhümâ” hülâsa etdiği (Muhtasar) ismindeki kitâbında (360 bin x 360 bin) ya’nî yüzyirmidokuz milyar, altıyüz milyon sene olduğu yazılıdır. Bugün fen adamları, (Radyoaktiflik sâati)...
  14. Adilbey

    23- Dünyâya,burada kalacak kadar,âhırete de orada kalacak kadar çalışmalıdır 2.Cilt

    Ölümden önce olan herşeye dünyâ denir. Bunlardan, ölümden sonra fâidesi olanlar, dünyâdan sayılmaz. Âhıretden sayılırlar. Çünki dünyâ, âhıret için tarladır. Âhırete yaramıyan dünyâlıklar, zararlıdır. Harâmlar, günâhlar ve mubâhların fazlası böyledir. Dünyâda olanlar ahkâm-ı islâmiyyeye uygun...
  15. Adilbey

    22- Bir üniversiteliye cevâb.

    Fekat, inkâr olunamayan bir hürriyyet ve ihtiyârınız, sizi hâkim kılan, bir arzû ve seçim hakkınız vardır. Siz, eşi ortağı bulunmıyan bir hâkim ve mutlak, başlı başına bir mâlik olan, Hak teâlânın emri altında, ayrı ayrı ve müşterek vazîfeler alan, birer me’mûrsunuz! Onun koyduğu ahkâm ve...
  16. Adilbey

    22- Bir üniversiteliye cevâb.

    Sizi, cansızlar gibi, sâde dış kuvvetler te’sîri ile veyâ hayvanlar gibi, yalnız dış ve iç kuvvetler ile aklsız, şu’ûrsuz hareket etdirse idi ve evlerinize taşıdığınız ni’metlerden, yük hayvanı gibi, ağzınıza bir lokma verseydi, onu alıp yiyebilecek mi idiniz? Doğmadan evvelki, doğduğunuz...
  17. Adilbey

    22- Bir üniversiteliye cevâb.

    Gördüğünüz gözler, işitdiğiniz kulaklar, duygu edindiğiniz organlar, düşündüğünüz zekâlar, kullandığınız eller ve ayaklar, geçeceğiniz bütün yollar, girip çıkdığınız bütün mahaller, hulâsa, rûh ve cesedinize bağlı bütün âletler, sistemler, hepsi ve hepsi, Allahü teâlânın mülk ve mahlûkudur...
  18. Adilbey

    21- Müşriklerin bedenleri pis değildir. İ’tikâdları pisdir 3.Cild 22.ci mektûb

    Hanefî mezhebinde olan kimse, dişlerini zarûret ile kaplatınca veyâ doldurunca, gusl abdesti alırken (Yâ Rabbî! Şâfi’î veyâ mâlikî mezhebine göre gusl abdesti alıyorum) diye kalbinden geçirse, gusl abdesti sahîh olur ve temiz temiz nemâz kılabilir. (Hadîka) kitâbının yediyüzdokuzuncu...
  19. Adilbey

    21- Müşriklerin bedenleri pis değildir. İ’tikâdları pisdir 3.Cild 22.ci mektûb

    (Hüseyn tefsîri)nde (Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” buyurdu ki, müşriklerin bedenleri, köpekler gibi pisdir) diye de yazıyorsa da, din büyüklerinden böyle umûma uymayan, herkesin söylediğine benzemiyen haberler çok gelmişdir. Böyle haberleri evirip çevirip, ana haberlere uydurmak...
  20. Adilbey

    18- Ehl-i sünnet i’tikâdı, harâmlar. Tevbe. 2.Cild 67.ci mektûb

    Bu din büyüklerini fenâ sanıyor. Onları, birbirine düşman idi, düşmanlıklarını ve kinlerini gizliyerek iki yüzlülükle geçiniyorlardı biliyorlar. Hâlbuki, Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” birbirlerini her zemân sevdiklerini bildiriyor. Bu iki fırka, Kur’ân-ı...
Üst Alt