Vedalaşırken sıkça kullandığımız “Allah’a emanet ol.” cümlesi sadece ayrılırken mi kullanılır? Allah sadece ayrılanları mı emanet altına alır? Allah emaneti nasıl korur? Onun himayesindeki emanete kim zarar verebilir veya kimin gücü yetebilir? Evet, her şeyimizi O’na emanet etmeliyiz, çünkü O emanetçilerin en güveniliri. Şu hikaye bunu daha net açıklamaktadır:
Hz. Ömer (r.a.) insanlara ganimetleri dağıtırken yanına çocuğu ile bir adam geldi. Hz. Ömer adamın çocuğuna bakınca:
-Bu çocuk sana ne kadar benziyor, bu şekilde birbirine benzeyen hiç kimse görmedim, dedi. Adam da:
“Ey müminlerin emini, sana bu çocuğun durumunu anlatayım.” dedi ve anlatmaya başladı.
Annesi buna hamile idi. Ben bir yolculuğa çıkarken annesi bana: “Beni bu halde bırakıp nereye gidiyorsun?” dedi. Ben de “Karnındaki çocuğu Allaha emanet ediyorum.” dedim ve yola çıktım. Geldiğimde hanımım ölmüştü. Oturup diğer yakınlarımla konuşurken hanımımın kabrinin üzerinden bir ateşin parladığını gördük. “Bu nedir?” diye sordum. Oradakiler; “Senin hanımının kabridir, bu ateşi hergün kabrinin üzerinde görüyoruz.” dediler.
Bunun üzerine ben; “Vallahi o gündüzleri oruçla geceleri de ibadetle geçiren iyi bir kadındı, bu ateş neden acaba dedim.” ve kazmayı alarak kabre vardık. Kabri kazdık bir de baktık ki, içinde bir ışık yanıyor ve çocuk da orda yuvarlanıp duruyor.
O anda gaibten bir ses: “Bu, senin bize bıraktığın emanetindir. Eğer anasını da bize emanet etmiş olsaydın, onu da sağ salim bulurdun.” dedi.
Hadiseyi dinleyen Hz. Ömer (r.a.) “Gerçekten o sana bir karganın diğerine benzemesinden daha çok benziyor.” dedi.
Vedalaşırken insan en değerlilerini Allah’a emanet etmelidir. Bunların başında da iman ve edep gelmektedir. Yola çıkanın da geri kalanın da en büyük emaneti imanı ve ahlakıdır. Sonra sıhhat ve afiyet gelir.
Resulullah (S.a.v), Lokman (a.s)’ın şöyle dediğini buyurdu:
“Lokman oğluna derdi ki: Ey oğulcağızım. Şüphesiz Allah kendisine bir şey emanet edildiği zaman onu muhafaza eder. Ben de senin dinini, emanetini, amelinin sonunu Allah’a emanet ediyorum.“
Allah’ın Resulu müşrikler tarafından da en güvenilir kabul edilen bir insandı. Onun içindir ki ona “Muhammed-ül Emin” ismini vermişlerdi. En değerli ve en önemli emanetlerini Allah’ın Resulüne onların deyişiyle deliye, şaire, yalancı ve büyücüye bırakırlardı. O Resulullah o kadar emin ise onun Rabbi ne kadar emindir? Sonsuz eminlik O’na mahsustur.
En sevdiklerimizi, en önemli varlıklarımızı, imanımızı, ahlakımızı, anne-babamızı, tüm mü’min kardeşlerimizi Rabbimize emanet edelim. O’na güvenip tevekkül içinde bekleyelim, korkmayalım. Çünkü emanetimiz emin ellerde.
Alıntı...
Hz. Ömer (r.a.) insanlara ganimetleri dağıtırken yanına çocuğu ile bir adam geldi. Hz. Ömer adamın çocuğuna bakınca:
-Bu çocuk sana ne kadar benziyor, bu şekilde birbirine benzeyen hiç kimse görmedim, dedi. Adam da:
“Ey müminlerin emini, sana bu çocuğun durumunu anlatayım.” dedi ve anlatmaya başladı.
Annesi buna hamile idi. Ben bir yolculuğa çıkarken annesi bana: “Beni bu halde bırakıp nereye gidiyorsun?” dedi. Ben de “Karnındaki çocuğu Allaha emanet ediyorum.” dedim ve yola çıktım. Geldiğimde hanımım ölmüştü. Oturup diğer yakınlarımla konuşurken hanımımın kabrinin üzerinden bir ateşin parladığını gördük. “Bu nedir?” diye sordum. Oradakiler; “Senin hanımının kabridir, bu ateşi hergün kabrinin üzerinde görüyoruz.” dediler.
Bunun üzerine ben; “Vallahi o gündüzleri oruçla geceleri de ibadetle geçiren iyi bir kadındı, bu ateş neden acaba dedim.” ve kazmayı alarak kabre vardık. Kabri kazdık bir de baktık ki, içinde bir ışık yanıyor ve çocuk da orda yuvarlanıp duruyor.
O anda gaibten bir ses: “Bu, senin bize bıraktığın emanetindir. Eğer anasını da bize emanet etmiş olsaydın, onu da sağ salim bulurdun.” dedi.
Hadiseyi dinleyen Hz. Ömer (r.a.) “Gerçekten o sana bir karganın diğerine benzemesinden daha çok benziyor.” dedi.
Vedalaşırken insan en değerlilerini Allah’a emanet etmelidir. Bunların başında da iman ve edep gelmektedir. Yola çıkanın da geri kalanın da en büyük emaneti imanı ve ahlakıdır. Sonra sıhhat ve afiyet gelir.
Resulullah (S.a.v), Lokman (a.s)’ın şöyle dediğini buyurdu:
“Lokman oğluna derdi ki: Ey oğulcağızım. Şüphesiz Allah kendisine bir şey emanet edildiği zaman onu muhafaza eder. Ben de senin dinini, emanetini, amelinin sonunu Allah’a emanet ediyorum.“
Allah’ın Resulu müşrikler tarafından da en güvenilir kabul edilen bir insandı. Onun içindir ki ona “Muhammed-ül Emin” ismini vermişlerdi. En değerli ve en önemli emanetlerini Allah’ın Resulüne onların deyişiyle deliye, şaire, yalancı ve büyücüye bırakırlardı. O Resulullah o kadar emin ise onun Rabbi ne kadar emindir? Sonsuz eminlik O’na mahsustur.
En sevdiklerimizi, en önemli varlıklarımızı, imanımızı, ahlakımızı, anne-babamızı, tüm mü’min kardeşlerimizi Rabbimize emanet edelim. O’na güvenip tevekkül içinde bekleyelim, korkmayalım. Çünkü emanetimiz emin ellerde.
Alıntı...