9- Münafıklar Bahsi

MURATS44

Özel Üye
b561.gif

-1-

İstihza ve istihfaf gibi münafıkların dördüncü cinayetlerini beyan eden şu ayetin fesat, ifsat, tesfih gibi sebkat eden cinayetlerine atfını iktiza eden ayn-ı münasebetle bu ayetin mealiyle makablinin meali arasında irtibat ve intizam hasıl olmuştur.
Bu ayetin cümleleri arasındaki vech-i irtibata gelince:
İnsanın musibet ve elemlere karşı nokta-i istinadı ve ihtiyaç ve emellerini tesviye için nokta-i istimdadı olan imanın üç hassası vardır.
Birincisi: Nokta-i istinadından neş'et eden izzet-i nefistir. İzzet-i nefsi olan, başkalarına kendisini zelil göstermeye tenezzül etmez.
İkincisi: Şefkattir. Pefkati olan, kimseyi tahkir ve tezlil etmez.
Üçüncüsü: Hakikatlere ihtiram etmek ve yüksek şeylerin kıymetini bilmekle istihfaf etmemektir.
Kezalik, imanın zıddı olan nifakın da üç hassası vardır.
Birincisi: Zillettir.
İkincisi: İfsadata meyletmektir.
Üçüncüsü: Başkalarını tahkir etmekle gururlanıp zevk almaktır.
Binaenaleyh, iman, izzet-i nefsi intaç ettiği gibi, nifak da onun aksine zilleti intaç eder. Zilleti olan, herkese karşı kendisini zelil gösterir. Bu ise riyadır. Riya ise müdahenedir. Müdahene dahi kizbdir. Kur'an-ı Kerim, şu silsileli kizbe
b562.gif
ile işaret etmiştir. Yani, "Mü'minlere rast geldikleri zaman, biz de imana geldik' diyorlar."


________________________________________


1- İman edenlere rastladıklarında 'İnandık' derler. Şeytanlaşmış reisleri ve arkadaşlarıyla baş başa kalınca da, 'Aslında biz sizinle beraberiz; onlarla sadece alay ediyoruz' derler. Alaylarına karşılık Allah onları maskaraya çevirir. Ve onlara mühlet verip azgınlıkları içinde bırakır da, şaşkın şaşkın bocalayıp dururlar. (Bakara Sûresi: 2:14-15.)
 

MURATS44

Özel Üye
Sonra nifak, imanın hilafına, kalbleri ifsad eder. Kalbin fesadı ise, yetimliği intaç eder. Yani, bozuk olan bir kalb kendisini sahipsiz, maliksiz, yetim bilir. Bu haletten korku neş'et eder. O korku onu kaçıp gizlenmeye icbar eder. Kur'an şu hallerine
b563.gif
ile işaret etmiştir. Yani, "Kaçıp halvetlere gittikleri zaman."
Sonra nifak, imanın aksine, akraba ve saireler arasında sıla-i rahmi kat eder, keser. Bu ise şefkati izale eder. Pefkatin zevali ise ifsadata sebep olur. İfsaddan fitne çıkar. Fitneden hıyanet doğar. Hıyanet dahi zafiyeti muciptir. Zafiyet de himaye edecek bir zahire, bir arkaya iltica etmeye icbar eder. Kur'an-ı Kerim buna
b564.gif
ile işaret etmiştir. Yani, "Şeytanlarına kaçıp, şeytanlarının himayelerine giriyorlar."
Sonra, imanın hilafına, nifakta tereddüt vardır. Yani münafık olan kimse, kat'i bir hüküm sahibi değildir. Bu ise sebatsızlığı intaç eder. Bu da mesleksizliği. Bu dahi emniyetsizliği tevlid eder. Bu ise-kanunen maznunların hergün ispat-ı vücut etmeleri lüzumu gibi-daima şeytanlarına gidip küfürlerini, ahidlerini tazelemelerini icap ettirir. Kur'an-ı Kerim bu silsileye
b565.gif
ile işaret etmiştir. Yani, "Bizler sizinle beraberiz" diye ahidlerini tecdid ediyorlar.
Sonra mü'minlere gidip geldiklerinden hasıl olan şüpheyi izale etmek için, and dilemeye mecbur oldular. Ve imanın hilafına, hakikatlere adem-i hürmet ve istihfafta bulunarak kıymetli şeylere ihanet ettiler ki, kendilerine atfedilen ithamları defetsinler. İşte, Kur'an-ı Kerim buna
b566.gif
ile işaret etmiştir. Yani, "Bizim mü'minlerle olan ihtilatımız, onlarla istihza içindir. Aramızda samimiyet yoktur. Ancak yüzlerine gülüyoruz."
Sonra, münafıkların şu gidiş ve söyleyişlerini dinleyen samiin mü'minlerin de mukabelede bulunmalarını intizar etmekte bulunduğu, siyak-ı kelamdan anlaşıldı. Bunun için Kur'an-ı Kerim de mü'minlere bedel
b567.gif
diye mukabelede bulunmuştur. Yani, "Cenab-ı Hak, onların istihzaları üzerine eşedd-i ceza ile dünya ve ahirette tecziye eder ve edecektir." Cenab-ı Hakkın şu mukabelesi, mü'minlerin şerefine ve münafıkların yaptıkları istihzanın, Cenab-ı Hakkın tecziyesine karşı adem hükmünde kaldığına ve onların hamakatlerine işarettir.
 

MURATS44

Özel Üye
Sonra Kur'an-ı Kerim
b568.gif
cümlesiyle cezalarını istihza suretiyle tasvir etmiştir. Yani, "Onlar dalalet ve tuğyanı intaç eden esbaba su-i ihtiyarlarıyla ve arzularıyla tevessül ettikleri için, sanki lisan-ı halleriyle dalaletin talebinde bulunmuşlardır; Cenab-ı Hak da onların talepleri üzerine, istediklerine yardım etmiştir."
Bu ayetin tazammun ettiği cümlelerin heyetleri arasında intizam ciheti ise:
Dahil olduğu hükmün kat'iyetini ifade eden
b569.gif
-1- 'deki
b457.gif
-2- onların mü'minlere olan mülakatlarını amden ve kasten cezmettiklerine işarettir. Alel-ekser yollarda rast gelmek manasını ifade eden
b571.gif
-3- onların, yollarda halk içinde mü'minlere mülakatlarını taammüd ettiklerine işarettir.
b572.gif
-4- kelimesine tercihan
b573.gif
-5- kelimesinin zikri, onların mü'minlerle cihet-i irtibatları, yalnız İmân sıfatı hasebiyle olduğuna ve bütün sıfatlar içinde de en mümtaz ve medar-ı nazar yalnız İmân sıfatı olduğuna imadır.
b574.gif
-6- : Bu ünvan, onların sözleriyle kalbleri bir olmadığına ve söyledikleri sözler mahza riya ve müdahene perdesi altında kendilerine yapılan ithamları def etmek ve mü'minlerden celb-i menafi ile sırlarına vakıf olmak azminde bulunduklarına işarettir.
b450.gif
-7- : Makamın iktizasıyla bu kelimenin tekitlerle müekked olarak zikredilmesi lazım iken, tekitsiz zikri, kalblerinde tahrik edici bir şevkin ve bir aşkın bulunmamasıyla, sözlerini şiddetsiz ve tekitsiz, serseriyane söylemiş olduklarına işarettir. Ve keza onların tekitleri adem hükmünde olup, mü'minleri inandıramadıklarına işarettir.
Ve keza
b450.gif
kelimesi ile nifaklarına örttükleri perde pek zayıf olduğundan tekit ve teşdit edildiği takdirde yırtılması ihtimali olduğuna işarettir.


______________________________________


1- İman edenlere rasladıkları zaman.
2- Zaman.
3- Rastladılar.
4- Müminler.
5- İman eden kimseler.
6- Dediler.
7- İman ettik.
 

MURATS44

Özel Üye
Çünkü tekit ve teşdit şüpheyi dağıtır. Püphe ise tahkikate baistir. Tahkikat yapıldığı takdirde foyaları meydana çıkar.
b450.gif
'nın cümle-yi fiiliye ile zikri ise imanlarının sabit ve devamlı olduğuna mü'minlere inandırmak imkanını bulamadıklarına ve yalnız menfaatleri celb ve esrara muttali olmak maksadıyla mü'minlere müdahene ve tasannu yapmakla ihdas-ı İmân ettiklerine işarettir.


b578.gif
-1-

Evvelki ayetle bu ayetin birbirine olan atıfları, onların mesleksiz ve sebatsız olduklarına işarettir.
b457.gif
-2- nın ifade ettiği cezmiyet, itiyad ettikleri fesat ve ifsat iktizasıyla şeytanlarına gitmelerini zaruri bir vazife bildiklerine işarettir.
b582.gif
-3- tabiri, cinayetlerinden korktuklarından tesettür ve gizlenmek istediklerine işarettir.
b581.gif
kelimesinin
b582.gif
kelimesiyle daha uygun olan
b583.gif
-4- kelimesine tercihan zikredilmesi, iki şey içindir: Birisi, acz ve zaafları yüzünden iltica etmeye mecbur olmalarıdır. İkincisi, fitne ve ifsat iktizasıyla mü'minlerin sırlarını kafirlere isal etmektir. Bu iki manayı
b584.gif
ifade edemez.


b585.gif
-5-

Bu ünvan, reislerinin şeytanlar gibi gizlenip vesveseleri ilka ettiklerine ve şeytanlar kadar muzır olduklarına ve şeytanlar gibi şerden maada birşey tasavvur etmediklerine işarettir.
b586.gif
Yani, "Sizinle beraberiz." Bu cümle ile nefislerinin tezkiyesine, ahidlerinin tecdidine, mesleklerinde sabit kaldıklarına işaret etmişlerdir. Yalnız bu cümlenin muhataplarında münafıkların münkirleri bulunmadığı halde cümle tekitleştirilmiştir
b587.gif
-6- cümlesinin muhatapları hep münkir oldukları halde, cümle tekitsiz bırakılmıştır. Bunun sebebi, birinci cümleyi şevksiz, aşksız, ikinci cümleyi ise aşk ve şevkle söylediklerine işarettir. Peytanlarına söyledikleri cümleyi, cümle-i ismiye şeklinde, mü'minlere karşı söylediklerini cümle-yi fiiliye suretinde zikretmeleri, maksatlarının burada ahidlerine sabit ve devamlı kaldıklarını ispat ettiklerine, orada ise yalnız imana geldiklerini ihdas ettiklerine işarettir.


_______________________________________


1- Şeytanlaşmış reisleri ve arkadaşlarıyla başbaşa kalınca da, "Aslında biz sizinle bereberiz" derler.
2- Zaman.
3- Başbaşa kaldılar.
4- Beraber.
5- Şeytanları.
6- İman edenlere rast geldikleri zaman, "İman ettik" derler.
 

MURATS44

Özel Üye
b588.gif
Yani, "Bizler mü'minlere karşı, ancak istihza edici insanlarız." Bu cümlenin evvelki cümleye atfedilmediğinin esbabı: İki kelime veya iki cümle arasında ya kemal-i ittisal ve ittihad vardır veya kemal-i inkıta ve infisal vardır. Bu iki surette, birbirine atıfları caiz değildir. Ancak aralarında orta derecede bir inkıta ve bir ittisal olan yerlerde atıfları caizdir. Bu cümle ise
b589.gif
-1- cümlesine bir cihetten tekittir, bir cihetten de bedeldir. Bu iki surette, her iki cümlenin arasında kemal-i ittisal vardır. Diğer bir cihetten dahi mukadder bir suale cevaptır. Bu surette de aralarında kemal-i inkıta vardır. Çünkü alelekser sual inşa, cevap ihbar olur. İşte bunun için aralarında atıf yapılmamıştır.
Sual: Bu cümlenin
b590.gif
cümlesine tekit veya bedel olduğunun tevcihi?
Elcevap:
b588.gif
cümlesi gerek hak vehakikate ve gerek ehl-i hak ve ehl-i hidayete ihanete dairdir. Çünkü bundan dalalet ve ehl-i dalalete tazim çıkıyor. Bu ise
b592.gif
cümlesinin mealidir. Demek her iki cümlenin mealleri birdir veya birbirini tekit eder.
Mukadder bir suale cevap olduğunun tevcihi ise, sanki onların şeytanları tarafından şöyle bir sual varit olmuştur ki, "Yahu, eğer siz bizimle beraber ve bizim mesleğimizde olmuş olsaydınız, mü'minlere muvafakat etmezdiniz. Ya siz onların mezheplerine geçtiniz veyahut sizin için muayyen bir mezhep yoktur?"
Bu suale karşı
b588.gif
diye, Müslümanlardan olmadıklarını sarahaten söyledikleri gibi, hasrı ifade eden
b594.gif
-2- ile, muayyen bir mezhebi olmayanlardan olmadıklarına işaret etmişlerdir. Ve keza, devamı ifade eden ism-i fail sigasıyla
b595.gif
-3- demeleri, mü'minlere karşı yaptıkları istihzanın daimi bir sıfatları olup, bilahare arız olmuş sıfatları olmadığına işarettir.


_______________________________________


1- Muhakkak sizinle beraberiz.
2- Ancak.
3- Alay ediciler.
 

MURATS44

Özel Üye
b596.gif
Yani, "Allah onları istihza ediyor." Bu cümlenin evvelki cümlelere atfedilmeyerek atıfsız zikredilmesinin esbabı: Eğer atfedilmiş olsaydı, ya
b588.gif
cümlesine atfolurdu; bu ise bu cümlenin de
b598.gif
cümlesine tekit olmasını icap eder. Veya
b599.gif
cümlesine atfolurdu; bu dahi bu cümlenin onların sözlerinden biri olduğunu iktiza eder. Veya
b600.gif
'ya atfolacaktı; o vakit Allah'ın onlara olan istihzası halvet zamanıyla mukayyet olacaktı. Halbuki Allah'ın istihzası daimidir. Veyahut
b601.gif
cümlesine atıf yapılacaktı; bu ise her iki taraftan, yani matuf ve matufun-aleyhten maksadın, bir olduğunu istilzam eder. Halbuki birinci cümle amellerini beyan eder; ikinci cümle cezaları hakkındadır. Demek mahzursuz, münasip bir matufun-aleyh bulunmadığından müste'nife olarak, yani makabliyle bağlı kalmayarak mukadder bir suale cevap kılınmıştır. Evet, münafıkların fenalığı ve kötülüğü öyle bir dereceye baliğ olmuştur ki, hallerine vakıf olan her ruh, "Acaba böyle fena olanların cezası nedir ve cezaları verilmeyecek mi?" diye sormaya mecbur olur. İşte, Kur'an-ı Kerim
b602.gif
cümlesiyle şu mukadder suale cevap vermiştir. Demek bu cümlenin istinafı, atfından daha mühimdir.
Sonra, makamın muktezasıyla onların istihzalarına karşı mü'minlerin mukabelede bulunmaları icap ederken Cenab-ı Hakkın mukabelede bulunması, mü'minlerin teşvikine ve terahhumlarına işaret olduğu gibi, münafıkları da istihza etmekten zecir ve men etmek içindir. Zira, istinatları Allamü'l-Guyuba olanlar, istihza edilemezler.
Sonra, Cenab-ı Hakkın tenkil ve tazibini istihza ile tabir etmek şe'n-i uluhiyete yakışmadığından, istihzanın lazımı olan tahkir irade edilmiştir.
Sual: Münafıkların istihzası, devamı ifade eden ism-i fail sigasıyla olduğu halde Cenab-ı Hakkın mukabil istihzası, teceddüdü ifade eden fiil-i muzari sigasıyla yapıldığında hikmet nedir?
Elcevap: Tazip ve tahkirler tebeddül ve teceddüt ettikçe tesirleri çoğalır. Zira bir tarzda devam eden bir elemin tesiri gittikçe azalır; tazelendikçe tesiri çok olur. Bu manayı ifade eden, ancak fiil-i muzaridir. İsm-i fail ise yalnız devamı ifade eder.
 

MURATS44

Özel Üye
b603.gif
Yani, "Dalaletin esbabına tevessül etmeleriyle, dalaletin talebinde bulunmuşlardır. Allah da onlara dalalet vermiştir." Allah tarafından yardımın yapılmasını ifade eden
b604.gif
-1- kelimesi, abdin halık-ı ef'al olduğunu iddia eden İtizal mezhebinin reddine işarettir. Ve onların lisan-ı hal ile istekleri üzerine, Allah'ın onlara yardım ettiğine delalet eden
b605.gif
'ün tazammun ettiği
b606.gif
-2- cümlesi, abdin elinde birşey yok, hep Allah'tan olduğunu iddia eden mezheb-i Cebrin reddine işarettir. Zira, onlar su-i ihtiyarlarıyla ve arzularıyla dalaleti istemişlerdir. Allah da onların isteklerini vermiştir.
b607.gif
-3- kelimesinin
b608.gif
-4- zamirine izafesi, tuğyan cinayeti, onların ihtiyarlarıyla husule gelip, cebr ile alakadar olmadığından "Bizler Allah'ın cebriyle bu tuğyanı yapıyoruz" diye mazeretlerinin reddine işarettir.
b609.gif
ünvanı ise onların zararı, tufan gibi, bütün mehasin ve kemalatı tahrip ettiğine imadır.
b610.gif
Yani, "Tuğyan ve dalaletlerinde mütehayyir ve mütereddit şahıslardır. Onların ne meslekleri var ve ne de muayyen bir maksatları vardır."


• • •


_______________________________________


1- Mühlet verir.
2- Mühlet isterler.
3- Sapıklık, azgınlık.
4- Onlar.
 

MURATS44

Özel Üye
b611.gif

-1-

Yani: "Onlar, hidayeti verip dalaleti satın alan birtakım kafasızlardır ki, ticaretlerinden bir fayda görmedikleri gibi o zarardan kurtulmak için yol da bulamıyorlar."
Bu ayetin makabliyle cihet-i irtibatına gelince:
Bu ayet geçen tafsillere bir fezleke, bir hülasadır. Ve o tafsilleri yüksek ve müessir bir üslupla tasvir etmiştir. Lakin muhataplarının saff-ı evvelinde ve tabaka-i ulasındakiler kışın Yemen cihetine, yazın da Pam cihetlerine giderek yaptıkları ticaretin kar ve zararını, lezzet ve elemini gördüklerinden, tasvir için ticaret üslubu intihap edilmiştir. Şöyle ki:
Nev-i beşerin dünyaya gönderilmesi, daimi bir tavattun için değildir. Ancak sermayeleri olan istidat ve kabiliyetlerini tenmiye ve inkişaf ettirmek üzere ticaret için gelmişlerdir. Fakat münafıklar bu ticaretlerinde sermayelerini batırıp aleme rezil oldular.
Sonra bu ayetin cümleleri arasında cihet-i nazım ve intizam ise:
Bu ayetin cümleleri arasında ticaret üsluplarındaki tertipler gibi gayet fıtri, selis ve muntazam bir tertip vardır. Şöyle ki:
Bir tüccara yüksek bir sermaye verilir. O da o sermaye ile zararlı ve zehirli şeyleri alır, satarsa, o tüccar alışverişinin sonunda ne bir fayda görür ve ne de bir kar görür. Bilakis, hasaret içinde boğulmakla beraber, kaçmak için yolu da kaybeder. İşte, münafıkların yaptıkları muamele de aynen buna benziyor.
Sonra, mezkur ayetteki cümlelerin heyetleri ise:
b612.gif
-2- kelimesi, uzaklarda bulunan şeyleri ihzar ederek mahsus ve meşhud olarak göstermek için kullanılan bir işaret aletidir.


_______________________________________


1- İşte onlar hidayete karşılık sapıklığı tercih etmiş kimselerdir. Fakat bu alışverişleri onlara bir kar getirmemiş ve bir daha da doğru yolu bulamamışlardır. (Bakara Sûresi: 16.)
2- İşte onlar.
 

MURATS44

Özel Üye
Sual: Münafıkların
b612.gif
ile ihzarlarında ne fayda vardır?
Elcevap: Onların mezkur cinayetlerini işiten samiin kalbinde hasıl olan nefret ve adavet öyle bir dereceye baliğ olmuş ki, onları gözüyle göreceği ve yüzlerine tüküreceği gelir ki, yüzlerine tükürmekle kalbi rahat olsun. İşte bunun için onlar
b612.gif
dürbünüyle ihzar edilmiştir ki, sami yüzlerine tükürsün.
Sual: Münafıkların mahsus ve meşhud olmadıkları halde
b612.gif
ile mahsus olarak gösterilmeleri ne suretle olur? Ve ne gibi bir faydası vardır?
Elcevap: Münafıkların mezkur cinayetlerle ve acip sıfatlarla ittisafları, onları öyle tecessüm ettirmiştir ki, hayalce mahsus ve meşhud ve hazır görünmektedirler. Ve şu mahsusiyetlerinden, onlara isnat edilen hükmün illeti de anlaşılır. Evet, hidayeti verip dalaleti almak gibi bir hükme elbette bir illet ve bir sebep lazımdır. O illet ise, onların sebkat eden cinayetleri ve sıfatlarıdır. İşte, Kur'an-ı Kerim, onları o sıfatlarla muttasıf olarak
b612.gif
ile ihzar etmiştir ki, bu ayette onlara yükletilen hükmün illet ve sebebi samice malum olsun.
Sual: Uzaklık cihetini de ifade eden
b612.gif
ile münafıkları uzak göstermekten maksat nedir?
Elcevap: Onların tarik-i haktan uzaklaşmalarına ve bir daha doğru yola rücuları mümkün olmadığına işarettir. Çünkü gitmek onların elinde ise, gelmek onların elinde değildir.
Yeni, in'ikad ve teşekkül etmeye başlayan hakikatler hakkında kullanılan
b618.gif
-1- ünvanı, hidayeti satıp dalaleti almak gibi şu pis muamelenin-bir nevi ticaret olmakla-zamanın insanları için esaslı bir meslek olmaya başlamış olduğuna işarettir.
b619.gif
-2- ünvanı ise, münafıkların "Hidayeti terk edip dalaleti aldığımız, fıtratımızın iktizasıdır, ihtiyarımızla değildir" diye yapacakları mazeretin reddine işarettir. Evet, sanki Kur'an-ı Kerim onlara diyor ki: "Cenab-ı Hak re'sülmal olarak size uzun bir ömür vermiştir. Ve ruhlarınızda da kemalat istidadını bırakmıştır. Ve hidayet-i fıtrıyenin çekirdeğini de vicdanınıza dikmiştir ki, saadeti alasınız. Halbuki sizler saadete bedel, lezaiz-i faniye ve menafi-i dünyeviyeyi alıyorsunuz. Demek, su-i ihtiyarınızla, dalalet mesleğini hidayet mesleğine ihtiyar ve tercih etmekle, hidayet-i fıtriyenizi ifsat, re'sülmalınızı da zayi ettiniz."


________________________________________


1- Onlar ki.
2- Satın aldılar.
 

MURATS44

Özel Üye
b620.gif
-1- münafıkların iki hüsrana maruz kaldıklarına işarettir. Birisi, dalalet hüsranıdır. İkincisi, hidayet gibi büyük bir nimeti kaybetmektir.
b621.gif
Yani, "Ticaretlerinin karı olmadı."
Sual: Münafıkların bu ticaretlerinde re'sül-malları da zayi olduğu halde, yalnız karlarının olmamasından bahsedilmesi neye işarettir?
Elcevap: Akıllı bir tüccarın, kârı olmayan bir alışverişe girişmemesi lazım olduğuna ve kârı olmamasıyla beraber, re'sül-malın da zayi olması ihtimali olan ticaretlere girişmemesi elzem ve evla olduğuna işarettir.
Sual: Ribh fiili, hakikaten münafıkların fiili olduğu halde, bu cümlede ticarete isnat edilmiş olduğu neye işarettir?
Elcevap: Onların ne bu ticaretlerinde, ne eczasında, ne ahvalinde ve ne vesaitinde, ne cüz'i ve ne de külli bir fayda bulunmadığına işarettir. Evet, bazı ticaretlerde matlup kar olmasa da, ahvalinde veya vesaitinde az çok bir fayda olabilir. Fakat bu ticaret ise şerr-i mahzdır, faydalardan tamamen mahrum bir zarardır.
b622.gif
-2- Yani, "Re'sül-mallarını zayi etmekle hüsrana maruz kaldıkları gibi, yollarını da kaybetmişlerdir." Bu cümlede, surenin başındaki
b623.gif
-3- cümlesine gizli bir remiz vardır ki: Kur'an-ı Kerim hidayeti vermemiş değildir; hidayeti vermiş de bunlar kabul etmemişlerdir.
• • •


________________________________________


1- Hidayet karşılığında dalaleti...
2- Bir daha da doğru yolu bulamamışlardır.
3- Takva sahipleri için hidayet. (Bakara Sûresi: 2.)
 
Üst Alt